Türkiye'nin en güvenilir kurumlarından birisiyken bir anda Türkiye’nin en tartışmalı kurumu haline gelen ÖSYM, en kısa zamanda yeniden yapılandırılacak. Artık yeni bir kurum daha olacak: DSM
Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü, 'ÖSYM’nin yükünü DSM alacak' başlıklı yazısında konuya ilişkin bilgileri şöyle aktarıyor:
Türkiye'nin en güvenilir kurumlarından birisiyken bir anda Türkiye’nin en tartışmalı kurumu haline gelen ÖSYM, en kısa zamanda yeniden yapılandırılacak. Bu çerçevede üniversitelere yönelik sınavlar dışında, diğer tüm sınavların yükü ÖSYM’nin üzerinden alınacak. Kamuya ait sınavlar için Devlet Sınav Merkezi öngörülüyor.
1974’te rahmetli Altan Günalp tarafından üniversitelere merkezi yerleştirme ile öğrenci alınması için kurulan ÖSYM, sonraki yıllarda yarattığı güven ortamı nedeniyle, devlete ait tüm sınavları üstlenen bir konuma geldi. Bu da üzerindeki iş yükünü altından kalkılamaz hale getirdi ve güvenlik zafiyetlerinin yaşanmasına neden oldu.
Son yaşanan kopya skandallarından sonra, YÖK ve devlet katında ağır basan görüş, Devlet Personel Dairesi’ne bağlı olarak kurulacak bir Devlet Sınav Merkezi’nin kademeli olarak ÖSYM’nin yapmakta olduğu kamuya ait tüm sınavları yapar hale gelmesi. Bu merkezin kurulmasında ÖSYM’nin de kurucu partnerlerden birisi olacağı da özellikle vurgulanıyor.
Peki ÖSYM’nin üzerindeki sınav yükü azalırsa, kopya ya da çalınmaların önüne geçilir mi? Evet demek o kadar kolay değil. Çünkü, bu konuda öylesine büyük bir rant söz konusu ki, sistemi delmek isteyenler hep olacak.
Bu konuda asıl önemli olan ÖSYM’nin nasıl bir güvenlik zırhı ile korunacağı?
Bugüne kadar olduğu gibi, kuruma olan aidiyet duygusu ile mi koruma sağlanacak yoksa günümüz teknolojisinden de yararlanılarak çok gelişmiş güvenlik önlemleri mi alınacak? Bunu da zaman gösterecek.
Bayramdan hemen sonra ilköğretim birinci sınıflar, sonraki hafta da diğer okullar açılacak. Ama öğretmen atamaları henüz gerçekleşmiş değil. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ne olacaksa bir an önce olsun noktasında. YÖK ve ÖSYM de aynı görüşte. Acak hiçbir kurum bu konuda öne çıkmak istemiyor. Çünkü nasıl bir karar alınırsa alınsın, büyük tepkilere neden olacak.
Bu yüzden şu anda tüm gözler Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda. Onların vereceği kararı gerekçe göstererek hareket edecekler.
Ama YÖK’teki genel hava, hiç içlerine sinmese de iptalden yana. “Çünkü, soruşturma derinleştikçe, ortaya çıkan tablo iptal varsayımını biraz daha güçlendiriyor. Şu andaki genel eğilim iptalden yana ama yarın ne olur, hangi noktaya gelinir, onu şimdiden söylemek doğru olmaz” görüşündeler.
YÖK’ü bu kadar tedirgin eden ise alın teri ile başarılı olanların yaşayacağı moral bozukluğu. “İptal son çare. Ona gelinceye kadar, her türlü olasılık düşünülecek” diyorlar.
Gelişmeleri hep birlikte yakından izleyeceğiz. Bakalım ne olacak? Umarız en adil olan yapılır. Kimsenin hakkı yenmez. Kopyacılar da cezasız kalmaz...
Ertelemeler niye?
Yılbaşına kadar gerçekleşecek tüm sınavların ertelenmesi, KPSS’nin iptal edilip yerine yeni bir sınav yapılması için mi? Bu yöndeki değerlendirmeleri de Ankara’ya sorduk. Ne MEB ne de YÖK, teyit eder bir görüş ortaya koymadı. Ama kesinlikle hayır da demiyorlar. “Gelişmelere göre hareket edilecek” diyor, başka bir yorum ya da öngörüden söz etmiyorlar.
Oysa atama bekleyen sadece öğretmenler değil, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına girmek için bu yönde alınacak kararı bekleyen yüz binlerce genç var. Onlar da, tıpkı alınteri ile yüksek puan alan öğretmenler gibi tedirginler. Bir an önce önlerini görmek istiyorlar.
Yeni iddialar
ÖSYM’ye duyulan güven kevgire dönünce iddiaların da ardı arkası kesilmiyor. Şimdi de dil sınavları ile belgeler yağıyor. 30, 40 alırken birden bire 70, 80’lerin nasıl alındığı soruluyor. Yabancı dil öğrenmenin öyle üç beş ayda çözülecek bir sorun olmadığı dile getiriliyor. Daha da iddialı olanlar, dil sınavlarında birdenbire yüksek puan alanlardan pek çoğunun İngilizceyi tarzanca konuşmanın ötesine geçemeyeceğini iddia ediyorlar.
İşte bu yüzden TBMM’ye verilen araştırma komuyonu kurulmasına yönelik önerge, Meclis açılır açılmaz, tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmeli ve bu yöndeki tüm iddialar enine boyuna araştırılmalıdır. Yoksa sınavlara zerre kadar güven kalmayacak. Ve bu arada, belki MEB’in gerçekleştirdiği sınavlara da göz atılır ve onlar da şaibeden kurtulur...
Özetin özeti: Birileri artık bu konuyu ciddiye almalı. Çünkü çalınan sadece gençlerin değil, bu ülkenin de geleceği!..
Türkiye'nin en güvenilir kurumlarından birisiyken bir anda Türkiye’nin en tartışmalı kurumu haline gelen ÖSYM, en kısa zamanda yeniden yapılandırılacak. Bu çerçevede üniversitelere yönelik sınavlar dışında, diğer tüm sınavların yükü ÖSYM’nin üzerinden alınacak. Kamuya ait sınavlar için Devlet Sınav Merkezi öngörülüyor.
1974’te rahmetli Altan Günalp tarafından üniversitelere merkezi yerleştirme ile öğrenci alınması için kurulan ÖSYM, sonraki yıllarda yarattığı güven ortamı nedeniyle, devlete ait tüm sınavları üstlenen bir konuma geldi. Bu da üzerindeki iş yükünü altından kalkılamaz hale getirdi ve güvenlik zafiyetlerinin yaşanmasına neden oldu.
Son yaşanan kopya skandallarından sonra, YÖK ve devlet katında ağır basan görüş, Devlet Personel Dairesi’ne bağlı olarak kurulacak bir Devlet Sınav Merkezi’nin kademeli olarak ÖSYM’nin yapmakta olduğu kamuya ait tüm sınavları yapar hale gelmesi. Bu merkezin kurulmasında ÖSYM’nin de kurucu partnerlerden birisi olacağı da özellikle vurgulanıyor.
Peki ÖSYM’nin üzerindeki sınav yükü azalırsa, kopya ya da çalınmaların önüne geçilir mi? Evet demek o kadar kolay değil. Çünkü, bu konuda öylesine büyük bir rant söz konusu ki, sistemi delmek isteyenler hep olacak.
Bu konuda asıl önemli olan ÖSYM’nin nasıl bir güvenlik zırhı ile korunacağı?
Bugüne kadar olduğu gibi, kuruma olan aidiyet duygusu ile mi koruma sağlanacak yoksa günümüz teknolojisinden de yararlanılarak çok gelişmiş güvenlik önlemleri mi alınacak? Bunu da zaman gösterecek.
Bayramdan hemen sonra ilköğretim birinci sınıflar, sonraki hafta da diğer okullar açılacak. Ama öğretmen atamaları henüz gerçekleşmiş değil. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ne olacaksa bir an önce olsun noktasında. YÖK ve ÖSYM de aynı görüşte. Acak hiçbir kurum bu konuda öne çıkmak istemiyor. Çünkü nasıl bir karar alınırsa alınsın, büyük tepkilere neden olacak.
Bu yüzden şu anda tüm gözler Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda. Onların vereceği kararı gerekçe göstererek hareket edecekler.
Ama YÖK’teki genel hava, hiç içlerine sinmese de iptalden yana. “Çünkü, soruşturma derinleştikçe, ortaya çıkan tablo iptal varsayımını biraz daha güçlendiriyor. Şu andaki genel eğilim iptalden yana ama yarın ne olur, hangi noktaya gelinir, onu şimdiden söylemek doğru olmaz” görüşündeler.
YÖK’ü bu kadar tedirgin eden ise alın teri ile başarılı olanların yaşayacağı moral bozukluğu. “İptal son çare. Ona gelinceye kadar, her türlü olasılık düşünülecek” diyorlar.
Gelişmeleri hep birlikte yakından izleyeceğiz. Bakalım ne olacak? Umarız en adil olan yapılır. Kimsenin hakkı yenmez. Kopyacılar da cezasız kalmaz...
Ertelemeler niye?
Yılbaşına kadar gerçekleşecek tüm sınavların ertelenmesi, KPSS’nin iptal edilip yerine yeni bir sınav yapılması için mi? Bu yöndeki değerlendirmeleri de Ankara’ya sorduk. Ne MEB ne de YÖK, teyit eder bir görüş ortaya koymadı. Ama kesinlikle hayır da demiyorlar. “Gelişmelere göre hareket edilecek” diyor, başka bir yorum ya da öngörüden söz etmiyorlar.
Oysa atama bekleyen sadece öğretmenler değil, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına girmek için bu yönde alınacak kararı bekleyen yüz binlerce genç var. Onlar da, tıpkı alınteri ile yüksek puan alan öğretmenler gibi tedirginler. Bir an önce önlerini görmek istiyorlar.
Yeni iddialar
ÖSYM’ye duyulan güven kevgire dönünce iddiaların da ardı arkası kesilmiyor. Şimdi de dil sınavları ile belgeler yağıyor. 30, 40 alırken birden bire 70, 80’lerin nasıl alındığı soruluyor. Yabancı dil öğrenmenin öyle üç beş ayda çözülecek bir sorun olmadığı dile getiriliyor. Daha da iddialı olanlar, dil sınavlarında birdenbire yüksek puan alanlardan pek çoğunun İngilizceyi tarzanca konuşmanın ötesine geçemeyeceğini iddia ediyorlar.
İşte bu yüzden TBMM’ye verilen araştırma komuyonu kurulmasına yönelik önerge, Meclis açılır açılmaz, tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmeli ve bu yöndeki tüm iddialar enine boyuna araştırılmalıdır. Yoksa sınavlara zerre kadar güven kalmayacak. Ve bu arada, belki MEB’in gerçekleştirdiği sınavlara da göz atılır ve onlar da şaibeden kurtulur...
Özetin özeti: Birileri artık bu konuyu ciddiye almalı. Çünkü çalınan sadece gençlerin değil, bu ülkenin de geleceği!..
0 yorum:
Yorum Gönder